Sevgili okurlar,
Son günlerde Çanakkale Ayvacık, Dardanos, Ezine; Edirne Enez; Bolu Mudurnu; Kahramanmaraş Göksun; Muğla Milas; Hatay Yayladağ; Manisa Soma ve Şehzadeler’de ve Türkiye'nin dört bir tarafında yaşanan orman yangınları hepimizi derinden üzüyor. Yangınlardan etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, mücadele eden kurumlar ile gönüllülerimize kolaylıklar diliyorum. Yarınlarımızın nefesi olan ormanlarımızı korumak, en küçük ihmale bile izin vermemek hepimizin ortak sorumluluğudur. Dualarımız, yeşil vatanımız için ter döken herkesle...
Bugün sizlere, bu zor zamanlarda gerçek dostluğun, vefanın ve insanlığın nasıl yaşandığını anlatan çok özel bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum.
Levent Yılmaz… Antalya Çanakkaleliler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı. Kendisi sadece bir dernek başkanı değil, aynı zamanda rahmetli eşimin çok sevdiği, arkadaşıydı. Benim de “kardeşim, ağabeyim” dediğim, yürekten bağlı olduğum gerçek bir dosttur. Rahmetli eşim M.Mete Kaçar, hayata gözlerini yumduktan sonra da Levent başkanla aramızdaki bağ hiç kopmadı, tam tersine daha da güçlendi.
Levent Başkan, Çanakkale yangınının acısını en derinden hissedenlerden. O yangın sadece bir şehirde değil, kalplerimizde de derin yara açtı. Levent başkanın sosyal medya üzerinden yazdığı şu satırlar, vefasızlığa, vicdansızlığa karşı dimdik duruşunu, yardım etmenin ve sahip çıkmanın önemini gözler önüne seriyor:
“Üzgünüm! Niyemi; insanların vefasızlığından, vicdansızlığından, menfaat dostluklarından dolayı üzgünüm. Ben bir Çanakkale evladı olarak, her ilimizin, her dostumuzun acılarını paylaşıp yardım için koştuğum günleri unutmuyorum. Oysa bırakıp geçmek gerekiyormuş, nasılsa ‘ateş düştüğü yeri yakar’ değil mi? İçinde böyle geçerli olacak; ölen ölür kalan kalır, nasılsa kalan sahalar bizimdir. Ben gösteriş yapmam, reklam yapmam; yardım yaparım. İki yardım gönderirken video, fotoğraf çekmem, medyada yayınlamam. Oturup ona muhtaç kalmanın üzüntüsüyle sessiz sessiz ağlarım. Ne kadar utanç verici değil mi?”